Germanicia Ören Yeri:
Maraş, M.Ö. 64’te Romalıların eline geçmiş ve Roma İmparatoru Gaisus Caesar Agustus Germanicus’un adı şehre verilerek “Kaiseria Germanicia” olarak adlandırılmıştır. Çağın Latince, Grekçe ve Arapça kaynaklarından da anlaşılan Germanicia Mozaiklerinin, Geç Roma & Erken Bizans Dönemine ait olduğudur. (Doç. Dr. İlyas GÖKHAN, Başlangıçtan Günümüze Kadar Maraş Tarihi, s.20, 2011) İlimiz Merkez Dulkadiroğlu ilçesi Karamaraş mevkiinde ortaya çıkan mozaikler, bu dönemde şehirde yaşanan siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi durumu da yansıtmaktadır. Mozaik tabakalarındaki tessare çokluğu aynı zamanda motiflere ince detayların verilmesini sağlamıştır. Mozaiklerdeki tasvirlerde bitkisel ve geometrik motifler, günlük hayattan seçilmiş betimlemeler ve dönemin mimari yapısını gösteren kompozisyonlar yer almaktadır. Özenli işçilikleri, tasvirlerdeki desenleri, konu ve ikonografi çeşitliliği ile kendine özgü bir karakter taşımaktadır.
Karahöyük:
Elbistan ilçesinde yapılan kazılarda Hitit katmanları üstünde Roma yapıları bulunmuştur. Roma döneminde höyükte yoğun yerleşme olduğu saptanmıştır. Höyüğe ve Hurman Çayı’na egemen sırtlarda da gömütler bulunmuştur. Geç Hitit dönemine ilişkin dört yapı katı vardır. Son iki yapı katında açık sarı ve beyaz üstüne geometrik bezekler yapılmıştır. Doğa betimleriyle mitolojik sahneler azdır. Phryglerin geç dönemiyle çağdaş olan bir katta demir gereçler çoğunluktadır. Daha alt katlarda kahverengi kaplar vardır. Ancak, bu tek renkli seramik sonradan ortaya çıkan boyalılarla birlikte kullanılmıştır. Üç yüzü Hitit hiyeroglifli yazıt, kazının önemli buluntularındandır. Tabanın yakınındaki kurban sunağı ile birlikte bulunmuş olan anıt, yapılardan uzaktadır. Bu, anıtın ve bulunduğu yerin kutsal sayıldığını göstermektedir. Anıtın tabanı kaldırıldıktan sonra Hitit İmparatorluk dönemine ilişkin yapılar ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemden üç odalı bir ev, kaldırım ve küçük buluntular ele geçmiştir. Koç başı biçimli riton, süs gereçleri, hayvan heykelleri, hiyeroglifli ve hiyeroglifsiz mühürler başlıca buluntulardır. Yapı katı bulunmayan Eski Hitit Çağına ilişkin buluntular ise seramik ve çeşitli kabartmalardan oluşmaktadır.
Ufacıklı Köyü Kalıntıları:
Elbistan’a 20 km. uzaklıktadır. Üç şapel kalıntısı sağlamdır.
1 Numaralı Şapel: Şapelin yan duvarlarına ikişer, girişin karşısına da bir niş açılmıştır. Köşeler yivli kabartma yarım sütunlarla bezelidir. Akantus yapraklı sütun başlıkları Bizans sanatının belirgin öğeleridir.
2 Numaralı Şapel: Öbürlerinden daha geniştir. En son oda altıgen planlıdır. Burada da köşelerde sütunlar vardır. Öbürlerinden farklı olarak bu şapelde bir pencere açılmıştır.
3 Numaralı Şapel: Öbür yapılarla aynı plandadır. Girişin alınlığındaki kartal kabartması dikkati çeker.
Bu şapeller de Geç Roma ya da Erken Bizans dönemlerindendir.
Yassı Höyük (Tanır Köyü):
Afşin ilçesinin Tanır köyünde Yassı Höyük çevresindeki buluntular, burada kazı yapılması gerekliliğini göstermiştir. Köy çevresinde, Roma döneminden kalma su yolları, duvarlar, bentler vardır.
Kaşanlı Köyü Kabartması :
Afşin’e 35 km. uzaklıktaki kabartma, Kız–Oğlan Kayası olarak da bilinir. Kaya kabartmasının 7 m. üstünde şapel vardır. Bizans sanatının bir örneği olan kabartmada İsa, Meryem ve Aziz Johannes (Yuhanna) betimlenmiştir.
Pazarcık-Turunçlu Köyü Kalıntıları :
Bu vadideki yapılar, mezar şapelleri, ev kalıntıları, su sarnıçlarından oluşmaktadır.
Şapeller: Birinci şapelin giriş alınlığı üstündeki kaya kabartmasında, yan yana bir kadın ve bir erkek görülmektedir. Yanlarda birer sütun, altta da basamaklar vardır. Kapıdan, yanlara ve derinliğine genişleyen şapele girilir. Şapelin yan duvarlarında birer, ön duvarında iki niş oyulmuştur. Girişin yanlarında küçük nişler halinde kandillikler yapılmıştır. Daha yakın görünümlü olan ikinci şapelin planı da birincinin aynısıdır.
Ev Kalıntıları: Şapellerin kuzeyindedir. Bitişik evlerin duvarları ortak olup, aralarında geçiş yeri yoktur. Evlerin arka duvarları kayadır. Bazalttan yapılmış kare planlı yapılar harçsızdır.
Su Sarnıçları: Evlerin 100 m. ilerisinde 10 sarnıç saptanmıştır. Birbirlerine çok yakın yapılmış olan sarnıçların bir bölümü günümüze değin kullanılmıştır. Tüm yapılar Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerine aittir.